Saturday, May 5, 2012

Quentin Meillassoux'la Soru Cevap: kriz ve metafizik

Badiou'nün öğrencisi Quentin Meillassoux son yılların en özgün düşünürlerinden, İlahi Varolmayış nam doktora tezini heyecanla bekliyoruz. Sonluluktan Sonra (After Finitude) kitabı zaten felsefe dünyasına takla attırdı, doktorasıyla da teoloji tartışmalarını fitilleyecek.

doktora teziyle after finitude'un arasını yapan makalesi Spectral Dilemma'yı ben çevirdim: Recep Alpyağıl'ın editörü olduğu Din Felsefesi Metinleri II'de ateizm kısmında bulabilirsiniz.

Kendisi şuraya bir röportaj vermiş, çeviriverdim


Soru: Metafiziğin içinde bulunduğumuz kriz zamanlarına diyeceği bir şey var mı?

Cevap: Metafizik soruşturma yeniden temasa geçmenin kendisi bile düşüncenin kabiliyetlerine güveni yeniden tesis etmek için bir çağrı niteliği taşır. Bu güven, geçtiğimiz birkaç on yılın eleştirel mirasını akılda tutarak, spekülatif düşüncenin yüzyıllardan beridir peşinden sürüklediği dogmatik yanılsamalara karşı fevkalade teyakkuz gerektiriyor. Gelgelelim bugün metafizik tefekkürün terkedildiğini görüyoruz. Bu terkediş düşüncenin tahammülsüzlüğünü azaltmaktan ziyade, kör inanç arzusunu alevlendirmekten başka bir işe yaramadı: adeta akla dair aklın ötesine geçen kuşkuculuk, kendisini tartışmaya erişilmez kılmaya niyetli bir fanatizme dönüşmüştür. Sadece inanç veya yalnızca çıkar fırsatçılığından ziyade, kendimizi metafizik perspektife konumlandırırsak; kavrama, kendi varoluşumuzu inşada yardım görevini yeniden verebiliriz: kavramın, zengin ve de kesif bir dünyayla ilişkisini ‘yönlendirebiliriz’ [vectoriser]. Büyük muhaliflerinden feyz almış bir metafizik (Nietzsche’nin altüst ettiği, Heidegger’in tahrip ettiği [destruktion], Wittgenstein’ın terapötik çözünmeye bıraktığı, Derrida’nın yapısöküme uğrattığı bir metafizik) hem olağanüstü bir mirasa konmuştur (daha yeni dönebildiğimiz emsalsiz bir düşünce hazinesi) hem de tamamen yepyeni ve heyecan verici bir görev verir: yaşamlarımıza, kırılgan da olsa, sadece düşüncenin gücüyle, bir anlam verebilecek çağdaş bir metafiziği nasıl üretebiliriz? Öyle bir metafizik olsun ki, 20. Yüzyılı kateden ‘yıkım’ girişimlerinin ötesine geçebilsin.

Soru: 2010’a geldiğimizde metafizik için ufukta hangi yollar gözüküyor?
Cevap: Birçok yol var ve bunların arasında en önde gelen yol tekilliğe dair yenilenmiş bir soruşturmayla ilintilidir: Heidegger ve bilhassa Derrida’daki gibi Metafizik’ten [“la” métaphysique] konuşmak zorunda mıyız, yoksa çoğul-metafiziklerden [“des” métaphysiques-pluriel] bahsetmemiz daha doğru değil mi? Aslına bakarsanız, bu çoğulluğu üç şekliyle görüyoruz, bu üçü günümüzde cereyan eden araştırmaların üç halini teşkil ediyor:

(a) Aristo’nun, Descartes’ın veya hegel’in azametli ve klasik sistemlerine alternatifler sunduklarından, Fransa’da uzun bir süredir ya unutulagelmiş ya da es geçilmiş metafiziklerin yüzeylerine dönüş var: cevherin, öznenin ya da kapalı bir sistemin değil, Açık’ın (Bergson), olayın (Whitehead), oluştaki-tekilliğin (Simondon), sahipliğin (Tarde), yaratılacak eserin [l'oeuvre à faire] (Souriau) metafiziği. Metafiziğin belirlenmiş kavramlar topluluğuna indirgenemeyeceğini gösteren birçok başka girişm mevcuttur –bu indirgeme tüm bir spekülatif düşünceyi öldürebilir.

(b) metafiziklerin başkalığından neşet eden güç, metafiziğin yenilenmesine dair umudumuzu yeşertiyor, ve bu akımların kalbinden metafiziği en radikal itirazlar yükseliyor: Lacan’ın anti-felsefesinin geleneğinden gelen Alain Badiou Eflatunculuğun en radikal gerekliliklerini, hüküm verilemez olay sistemini ve onun çokluklarını geliştirmek için ele alıyor; Amerikalı filozof Graham Harman Heidegger’den tamamiyle baştan düşünülmüş bir nesne felsefesi kotarıyor.

(c) Son olarak, Pierre Montebello’nun değişiyle ‘öteki metafizikler’in keşfine öteki’nin metafiziğinin keşfi eşlik ediyor. Yani, ‘Batılı-olmayan’ halkların metafizikleri. Eduardo Viveiros de Castro, Métaphysique cannibales [Yamyam Metafiziği] kitabında Güney Amerika yerlilerinin bir asli yırtıcılık metafiziği, felsefenin –özellikle de Deleuze ve Guattari’nin- anlamamıza yardım edebileceği ‘çokdoğaşcı bir perspektivizm’ geliştirdiğini göstermektedir. Viveiros argümanını desteklemek için Levi-Strauss’un L’Homme [İnsan] dergisinin 2000’lerdeki bir sayısına yazdığı sönsözü alıntılar: burada Levi-Strauss ‘asli yırtıcılığın metafiziği’ni ele alır ve bizlere felsefeyle ilişkili olarak Mythologiques’in yazarının sürükleyici evrimini açar: ‘keyif alın ya da endişelenin, felsefe bir kez daha sahnenin merkezine geliyor. Artık bizim felsefemiz, benim neslimin söküp atmak için yabancı halklardan yardım aldığı felsefemiz yok, şaşırtıcı bir dönüm noktasındayız: artık onların felsefeleri var’.

Seyir halindeki hareketi en güzel şöyle ifade edebilirz: başkalığa duyduğumuz susuzluğun ve metafiziğin yeniden çoğul bir şekilde başlayabildiği yararı, bu bereketi, elimizden geldiğince eski zamanlardan kalma avareliklerden muhafaza ederken, düşünmemiz icap eder.

No comments:

Post a Comment