Friday, June 29, 2012

Tefrika Sevgisi Sünnettir, Lyotard Tercümesine Kısa Hatime

efendim şurada http://differend.blogspot.com/ Lyotard'ın en kallavi kitabı olduğunu düşündüğüm Le Différend'ı (Editions de Minuit, 1983) ufak ufak çeviriyorum. tefrika çok tanıdık bir ifade 19.yy İslam'ın tefrikalar çağıydı, en güzel zamanıydı çünkü kimse dediğine iman edemiyordu, herkes birbirini okuyup dönüşüyor, cevap veriyordu. Yolların Ayrılış Noktasında İslam diye bir kitabı var Muhammed Esed'in, İslam varsa var ama bu kadar: 'yolların ayrılış noktasında'. bu ayrımın bu ihtilafın ama biraradalığa razı olanların birlikteliği. Modern devletin taklitçisi diyanetler, cemaatler ve tarikatler ve benzeri düşeşçiler tek bir ihtimale islamı sığıştırmak istiyorlar, hep düşeşe düşeş, bunu yapmak için tüm hileler şantajlar iktidar oyunlarına evet diyorlar, öyle ki bir daha zar atılmasın, bir daha hiçbirşey şansa kalmasın, islam galip olsun*, herkes sefil olabilir yaşamlar mühim değil yeter ki kazanalım. Bugün AKP'den sonra hayatta onurlu kalabilmek için müminlere düşen miras kalmadan redd-i mirastır. AKP-cemaat sirkinin oyunlarına alet olmayıp sesimizi yükseltmek, nifak değil, tefrika yaratmak lazım. Müslümanlar birbirlerinin kardeşidir, bizim birbirimize ''eleştiri''den başka bir sözümüz var: emri bil maruf nehyi anil münker. Sahih bir sözün, sahici bir eylemin insanları imanlarıyla yüzleştirecek bir kuvveti var; İslam tarihi bu söz ve eylemlerin isyanıdır, egemenler bu tarihin nisyanını örgütler, bize düşen, varsa ahiret derdinizi, yoksa Müslüman olmayanlar gaybında onurumuzu kurtarmak. Bu yüzden tefrika tam da ne haset ne düşmanlıktır, İslam'ın kaynağındaki esas zenginliktir. 14.yy Bağdat'ında yazılan felsefe kitapları ateisti de Hristiyanı da konuşturur, İslam'ın tefrikası olduğundan, Eucharist'le tamamlanan hermenötik süreçlere yabancı olduğundan bu dinin 'adına konuş'ulamaz, herkesin tefrikalar dahilinde bir sözü olabilir. Tefrikalarımızı emek süreçleri, kapitalizm, sömürgecilik, neoliberalizm katedebilir; tefrikaları konuşabilmek için yepyeni ittifaklar yapılabilir.

Lyotard çok başka bir tartışmaya cevap veriyor, Yahudi Soykırımını reddeden revizyonist tarihçilere dilin sınırlarına, olayın varlığına dair bir ders veriyor ama bunu yaparken modernitenin temel linguistik işlemlerini altüst ediyor. Bu işlemler kendini klasik addeden hipermodern dinci çevrelerin de benimsediği stratejiler, taktiğimiz tefrika, usülümüz gerilla harbidir.

Aşamalar  
Bir ifade diğerine bağlanışında, duruma göre, düşüncenin, bilişin, etiğin, siyasetin, tarihin veya varlığın işlemde olduğuna okuyucuyu (ilkini, A., dahil) ikna etmek. Okuyucuya demir atmış, yüzyılların hümanizminin ve 'insan bilimleri'nin mirası, 'insan'ın ve 'dil'in varlığına dair önyargıyı reddetmek. Ve şunu: 'İnsan', 'dil'i kendi amaçları için kullanır ve eğer amaçlarına ulaşmakta başarılı olamazsa, bu 'daha iyi' bir dil 'vasıtasıyla' dik üzerinde iyi bir denetim sağlaması gerektiğindendir. Tefrikasında felsefeyi, iki rakibiyle birlikte, savunmak ve örneklemek: dışarısında, iktisadi söylem tarzı (mübadele, sermaye); içerisinde, akademik söylem tarzı (üstatlık). Bir ifadenin diğerine bağlanışın problematik olduğunu ve bu sorunun bir siyaset sorunu olduğunu göstererek 'entellektüller'in ve siyasetçilerin siyasetinden bağımsız felsefi bir siyaset kurmak. Tefrikaya şahitlik etmek.



''Silahı kapınca belli cinayetler isleyecek, kurulu düzeni serseme çevirecek ve kaşla göz arasında iktidara kurulacaksın. Sol’un bu aceleciliği Müslüman gençliği de yakalamısa benziyor. İran’daki inkılap ta, Güney Amerika’daki ayaklanmalar gibi, meccani bir zafer sağlayacak ve bütün insanlık takdir-i ilahî sayesinde Islamın üstünlüğünü teslim edecekti. Aynı sihri düsünce, sosyal meseleler önünde aynı şuursuzluk. Anlamak istemiyoruz ki hiçbir zafer bedava kazanılmaz. Mucizeler çağında yasamıyoruz. Çetin ve sıkıntılı hazırlıklara ihtiyacımız var. İran veya Turan veya Güney Amerika, uyanıkken görülen birer rüyadır. Hiçbir inkılap birikimsiz olmaz, hiçbir inkılap bir ithal metaı değildir.'' Cemil Meriç, Jurnal 2, sf. 294.

No comments:

Post a Comment