Monday, December 30, 2013

sağcı türkün weltanschauung'u, mesela Sancaklar Camii'ne katlanamazken

minareler süngü 
kubbeler miğfer 
camiler kışlamız 
müminler asker
ayakkabı kutuları, 
fetih hakkı




'kozmolojisi tasfiye olmuş kavimlerin kaderine dair' adlı kitaptan
''Camilerde loşluk, dini geleneğimizde pek önde gelen tercihler arasında değildir çünkü'' türk sağcısı hep daha fazla ışığa hasret, nurdan bronzlaşmak istiyor. halbuki ilk namaz kılınan sabit mekanlar direkler üstü hasırdandı, ufak bir gölgelik. mimetik rekabetler sonucu müslümanlar, maddi kültürünün kendisinden üstün olduğuna inandığı toplulukların yapılarını benimsedi. yüzyıl kadar önce ulus-devlet bugün kapitalizm bu yapılar arasında. asya değerleriyle kapitalizmden sonra islami değerlerle kapitalizm çağının bir başka komedisine hoşgeldiniz!

***

Arolat'ın Sancaklar Camiisi çok tartışıldı mı bilmiyorum, ahmet turan alkan kaç yüzücüsünü yazdığı bir başka (gereksiz) yazısında mekanı beğenmemiş, önce bir elense çekelim.
''eğer mistik ve entelektüel bir esbâb-ı mucibe ile takdimine ihtiyaç duyulmasa, bir yenilik arayışı olarak camiyi de hüsnükabul gösterebilirdim [aman!] ama bana göre ortada alkışlanması değil, üzerinde enikonu tartışılması gereken bir yapı var.''
bu ülkede cumhuriyetten sonra hani düşünüyorum müslümanlar ne yaptı? klasik argüman fırsat verilmedi, chp, dadada dididi. eh işte 3-5 şiir kitabı var, onlar güzel. zarifoğlu'nu sağcılaştığını göremeden kaybettik, ismet'se uçtu gitti. her neyse, ulu hakan goygoyculuğu dışında, osmanlıca öğrenilip baya bir metin çeviriyazısı yapıldı. 70lerden 90lara küresel olarak siyasalı yeniden düşünen islamcıları (patates) müslüman(ı) kategorisine sokmuyorum, nedenlerini başka bir yazıda aktarırım.

ama bir düşünce üretilemedi ortada, müsiad'ın çakma ilahiyatçılarla beraber yarattığı homo islamicus miti belki de en kalıcı olanı. nihayetinde bugün bu mit bugün iktidar oldu. notlarımızı aldık, onu da yazıcaz. ama ahmet davutoğlu'nun ist erkek mezunu olarak almanca vurgusuyla söylemeyi sevdiği şekliyle bir VELTANŞAUğNĞ yani ''dünya görüşü'' vücuda gelmedi. şimdi izzet'i islam daha fazla yara almasın bu tiplere kısaca türk diyelim. türkün zaten dünya güzeli bir görüşü vardı, yenisine gerek yok ey ahali.

varolduğu varsayılan bir dünya görüşünü, KADİM bir dünya görüşünü canla başla Bilim ve Sanat Vakfı olsun, ondan pası alan dücane'si yusuf kaplan'ı dillerine doladılar. sağcı bütünlemeciliğin (Davutoğlu'nun yeni kitap projesinin adı çok güzel Medeniyet Harmanı) klasik bir örneği olan geç 19.yy medeniyet kavramı, burke'ün fr devrimi eleştirisinden bugüne toplumsalın (ve sosyolojinin) doğuşuna gözünü kapayanların 1 numarası. medeniyetin değerler topluluğu olarak algılanması (kavramın kantçı köklerinden geliyor. buraları hızlı geçiyorum) seçici geçirgen bir seçkiye önayak oldu. ensar vakfı'nın değerler eğitimi'nden hükümetin yasayla kutsadığı değerlerimize genişleyen bir yelpazede değer kavramı ahlakla iktisatı biraraya getiriyor.

memleketin işbilir türkleri patriyarkal ve hiyerarşik bir yapıyı, islam ahlakı adı altında vakıflardan evlere yaygınlaştırdı. bugün min. 40larındaki taşra dindarı babasından çok farklı bir dindarlığı icra ediyor. bu demek değil ki biri ya da diğeri otantik, biri eksik biri taassup (iletişim'in bastığı tc ünilerinde yazılmış tezimsilere bakarsak sonuç bu)

bunlar farklı öznellikler. ama benim ilgimi çeken bu 40larındakiler, once upon a time anadolu kaplanları, şimdi akp burjuvası ve onların ilahiyatçı-tarihçi arkadaşlarının işleri ekseninde şekillenen dünyaları.

bu dünyada camiinin sabitliği, alkan'ın görmek istediği kubbesi minaresi zartı zortuyla, sabit olmayan herşeyin maskesi. bugün geleneksel cami çöp olmuş bir kozmolojinin, ay-altı ve ay-üstü alemlerle örülü, felekler ve aristocu bir tanrıdan ibaret bir dünyanın iflasını reddedişin adı.

'göklere değil, içimize bakalım' tabi ki demiyorum, protestan reformunu alın salata sosu yapın (hoş tc bunu yaptı başardı ama diyalektik olarak bu mantığın kendini genelleştirmesini tahmin edemedi, tebrikler diyanet)

alkan'a dönersek
“Bildik cami tipolojisi”nden alabildiğine uzak durmak cesur ve ilerici bir tavırmış gibi sergileniyor burada; modernlik adına bir arayış olarak bunu anlayışla karşılayabilirim; peki, “Kısırlaştırıcı kültürel yük”ten kasıt nedir acaba; geleneğin tamamen bir kenara bırakılıp, mimarın ilhamına göre hareket etmesi mi? 
arolat'a dünyada yılın camisi ödülü verilince yazılan haber metninden alıntılar. geldik yüzyılın kelimesine GELENEK. caminin kamufle edilmesine delirmiş alkan, arolat çok biliyoduysa zorlu towers'ı yerin altına gömseymiş, gözükmüyormuş camii, görünmezleşmiş. caminin AVM'leyle karşılaştırması, boy ölçüşmesi çok güzel. camii varoluşunu neyi mümkün kıldığıyla değil de ŞEKİL YAPMASIYLA güzel Alkan için. arolat'ın camiyi uzama yedirerek, onu putlaştırmaktan kurtarması alkan'ı ve diğer türkdaşlarını üzüyor.

kozmos gitti beyler. ahmet davutoğlu bir konuşmasında batı galileo'yla evreni terketti, şimdi küreselleşme var, ama sanmayın ki bu yeni birşey, sadece evrenselden ricatlerini gizliyorlar (minvalinde) konuşmuştu (ben daha felsefi aktardım sanırım). eh tabi evrenseli oynamak, ihya etmek müslümanlara kalıyordu.

hayır, islam garib gelmiştir garib gidecektir, hadisle sabit. evrenseli sizden peygamber istemedi, muaviyeciler imparatorluk istediler, otorite merkezli teoloji ve felsefelere maddesini veren dünyayı yarattılar. akseki 1908'de, abdullah cevdet'in çevirdiği İslam Tarihi'ne yazdığı inceleme yazısında müslümanların hilafet kurumundan kurtulmaları gerektiğini yazar, bunun yerine hilafetin aslına bakılmalı: yani meşverete demokratik katılıma dönülmelidir. meşvereti şura (seçkinlerin rehberliği) alaşağı etti bugün her alanda bir seçkinlik eşittir karar verme yetkisi hakim. devir #milli #irade devri.

sadece mutlakçı hükümranlığı indirmek yetmedi sayın ittihatçılar. ve müslümanlar, ittihatçıların bok ettiği bir süreci kendi ellerimizle yeniden bu sefer bir geleceği varedecek şekilde icra etmek lazım. sadece bu hükümranlığı ve siyasal formunu değil, ama siyasal formu vareden maddi kültürü yenmeli. kubbeler ve kozmoloji, şeyleşmenin farklı türleri olarak bağrımızda dini bizden yabancılaştıran formlar.

arolat'ın sancaklar camii'nde yaptığı gibi yumruları kesip atalım.





not.1

evliya-i mimariyundan Peter Zumthor etkisi var sanırım, misal beyabimizin dağ başında tasarladığı şu küçük kilise, günışığı ve kar ve dışarısı giriyor mekana


































































not.2: fotoşop kozmos



10 comments:

  1. This comment has been removed by a blog administrator.

    ReplyDelete
  2. This comment has been removed by a blog administrator.

    ReplyDelete
  3. This comment has been removed by a blog administrator.

    ReplyDelete
    Replies
    1. This comment has been removed by the author.

      Delete
    2. This comment has been removed by a blog administrator.

      Delete
    3. This comment has been removed by the author.

      Delete
  4. This comment has been removed by a blog administrator.

    ReplyDelete
    Replies
    1. This comment has been removed by a blog administrator.

      Delete
    2. This comment has been removed by the author.

      Delete