Saturday, January 28, 2012

Sarah Kofman'dan 'Yaşamım ve Psikanaliz'

Bunu her bloga koymak zorunda kalıyorum, Rue ordener, Rue Labat'ın yazarı yoldaşlığı hak'k'ediyor.

Kofman'ın Camera Obscura: Of Ideology Epos tarafından yayına hazırlanıyor, selam olsun.

***




“Yaşamım” ve Psikanaliz
- Jean-Luc’a

Her zaman hayat hikayemi anlatmak istedim. Analizimin yek başlangıcı benim hikayemi anlatışımdı. Çizgisel, sürekli bir hikaye. Hiçbir zaman ipin ucunu kaçırmadım; “şeyleri ipe dizdim”, hep ne söyleyeceğimi bilerek: bir şeyin gerçekleşebileceği en ufak bir duruş bile yok, en ufak bir boşluk dahi, bir dil sürçmesinin sızmasına olanak sağlayacak en ufak bir hataya yer yok. Ve dolayısıyla hiçbir şey olmadı. Divanın öteki tarafında, hiçbir şey. “Yaşamım” aldırmazlıkla tanıştı. Herşey artık söyleyecek bir şeyim kalmadığında “başladı”, nerede başlayıp nasıl bitireceğimi bilmediğim zaman. O anda, daha önceden anlattıklarım geri geldi, ama bambaşka bir şekilde, süreksiz bir halde, farklı biçimlerde (anılar, rüyalar, gaflar, tekrarlar), ya da hiç geri gelmedi. Anladım ki “yaşamım”ın hikayesini anlatarak aslında onu anlatmaya değil –kelimeler için çok fazla- ona egemen olmaya kalktım. Aynı anda hem sersem hem de vefasız olmuştum.
            Bunun ertesinde ağzım güven veren bir söylemin çıktığı yer olmaktan çıktı -bocca della verita [hakikatin ağzı]. Az ya da çok açık seçik ve anlaşılabilir kelimelerin açıldığı mağara haline geldi, en aşırı uçlara kadar değişen tondaki haykırışları (gürleyen, yiten, güç bela duyulan, kekeleyen, ahenkli, vb.) beni bile şaşırttı. Hiç kendimi böyle konuşurken duymadım ve “ben”, “kendi” cömert ağzımı tanıyamadım, adağı yasemenleri döken ağzım. Kapalı ağız, dudakları dikilmiş ağız, büzülmüş, mühürlenmiş. Kabız olmuş. Şüphesiz söylemimin aynı zamanda gizlemek istediği ağzımın analizin farklı anlarında bedenin öteki erojen alanlarını taklit edebilecek olmasıydı: ardarda ya da aynı anda hem ağız hem cinsel organ hem de anüs olabilirdi. Ve sadece analojik olarak değil: biliyorum ki eğer bir gün kabızsam divanda “konuşamam” da, “o” birşey üretmez, hiçbirşey geçemez ondan.
            Öyleyse analizde ağzımdan çıkanın ne hakikatle ne anlamla bir alakası vardır. Bağırsaklarımdan bir hediye olarak sunulmak için gelir: bunu takdir ötekiye kalmıştır. Dolayısıyla analistin sessizliği tahammül edilemezdir. Yaşamımın olaylarına dair bir aldırışsızlığın işaretinden ziyade, benim en mahrem mülkiyetimin değerdüşümüdür. Hediyelerimin, midemden gelenlerin, ürettiklerimin kabaca reddidir: o zaman ürünüm boktur! Böyleyken hiçbirşey vermemek, hiçbirşey söylememek de iyi; en azından sükut altın. Fakat benim için bu sessizlik de tahammül edilemez. Sözlerimin devam ettirilmesi ve tutulmasının kaçınılmaz ihtiyacı. Anlam verilsinler, yorumlansınlar diye değil. “Kaka”nın altına dönüşmesinin sağlanacağı bir mübadeleyi başlatmak için. Bu uyanmamı, ayakta kalmama ve bir yerde bırakmamı sağlayabilir. (1976 Ocağı, analiz fragmanı)

Sarah Kofman

çev. Selim Karlıtekin

***

Ben İngilizcesi'nden çevirdim, Georgia Albert çevirmiş. şurada, sf. 250-1

No comments:

Post a Comment