Fârsî'ye gelince, bu mübârek lisânı hattı ile, bûsesi ile, âşıkı ile, mahbûbu ile berâber mektep kapısından görünmek iktidârından mahrum etmeli! Yalnız vasf-ı terkîbîlerde, falanda lâzım olduğu için, mektepte kavâ'idini göstermelidir. Fârsî bilmek isteyen bıyığı, sakalı geldikten sonra öğrensin. Mekteplerde ifsâd-ı ahlâk için, lisân ta'lim olunmaz. Bâkî duâ.
Namık Kemal (Mektuplar 2, sf.115)
[sonda beleş kitap var]
Seyyid Hüseyin Nasr ve Mehdi Aminrezavi'nin 1999'dan beri arası yayınladıkları An Anthology of Philosophy in Persia (İran'da Felsefe Antolojisi) 4.cildini 2012'de basmıştı, 5. cilt ise bu sene çıkacak. islam=arap'a hem bir tepki hem de İslam düşüncesinin jeofelsefesine bir katkı. dikkat ettiyseniz Cambridge'in türkçe'ye de çevrilen The Cambridge Companion to Arabic Philosophy islam felsefesi demiyor arapça felsefe diyor. Türkçe'ye çeviren Cüneyt Kaya ''İslam Felsefesi'ni'' tercih etmiş.
Nasr'ın derlemesinin özelliği, İran'ın kendi felsefi problematikleri üzerinden bir derleme yapmış olması. Bu açıdan klasik anlamda bir felsefe derlemesi değil. Keşke 'düşünce antolojisi' deselerdi, çünkü çok farklı kaynaklardan yararlanıp, felsefenin akademik tanımını da tartışmaya açıyorlar. Namık Kemal'den de görülebileceği üzere geç dönem Osmanlılar'da genel bir farisi sevmezlik var, lakin durum hep böyle değildi. Farsça çok uzun bir süre boyunca İslam dünyasının lingua franca'sı oldu. öğrenmesi insanı çürüten arapça'nın yanında farsça her daim taze künefe gibi ağızda dağılan bir dil.
Antolojiye baya bir eleştiri oldu, meitnler nasıl seçildi, iran'da ne demek? iran nere? gibi haklı sorular soruldu. lakin ben fazlasıyla cömertim bu derleme hususunda. deleuze ve guattari'nin birlikte yazdıkları son eser Felsefe Nedir?'in meşhur kısımlarından biri de jeo-felsefe'nin tartışıldığı kısımdır. DG, felsefe tarihine karşı, 'yer'in mekanın üzerinden düşünceyi ele alıyor. Soyut, yaşamsız aşkınsal kategoriler yerine, içkinliğin düşüncesinden başlıyorlar. Toprak'la bağını koparmadan değil, zaten bu bağ kopmaz, metafizikte sadece bu bağın kopuk olduğu varsayımıyla hareket edilir. Dikey değil (varlık hiyerarşileri, meratib) yatay ilişkidir. Nasr tam olarak bunu yapmıyor, ama iran'da düşünce, editörlerinden bağımsız bir şekilde diyeceğini diyor. bu yüzden takdimleri değil metinleri okumak lazım. [Zeynep Direk'in harika Levinas tercümesine yazdığı takdim ne güzel başlar: fi kal ev kema kal iyi okuyucuya tavsiyem önce metni okumasıdır]
OLAY ŞU: ''islam düşüncesi'' diye bir totaliteyle nereye kadar gidicez? bu totalitede hiyerarşi: kuran > sünnet > icma - içtihad > ..... diye gidiyor. illa kuran diğerlerini üstbelirliyor. böyle olmadı, şu anda da olmuyor, hiç olmayacak. selefilerin ıslak rüyalarından ibaret değil dünya. o yüzden yatay düşünmeyi öğrenmeli, öğrenmeyenin hakkı kötektir.
bu 4 cildin ilk 3'ünü kırdım, kamulaştırdım. Nasr hocamızın emeğine sağlık yalnız IB Tauris'den çıkan ciltlerin tanesi 40 pound. yapma seyyid din kardeşiyiz! bunun yanında An Anthology of Ismaili Literature'ı (eds. Landolt, Sheikh, Kassam) da hack'ledik Allah'ın izniyle.
as kes yak!: aranızda dalaleti yayınız
indirmek için sol üstteki toolbar'dan ''aşağı bakan ok''a tıklayın
ismaili
https://drive.google.com/file/d/0B_EeHeON1JO8QktrRUV1d1R0OHc/edit?usp=sharing
vol 1
https://drive.google.com/file/d/0B_EeHeON1JO8UWFDdHJhSEh5Q1k/edit?usp=sharing
vol 2
https://drive.google.com/file/d/0B_EeHeON1JO8QzZfMWNJZmppQ2c/edit?usp=sharing
vol 3
https://drive.google.com/file/d/0B_EeHeON1JO8UUF1Skw1MmlKR2M/edit?usp=sharing
bonus: classical arabic philosophy
https://drive.google.com/file/d/0B_EeHeON1JO8WkNCTVhTTXh1WFE/edit?usp=sharing
No comments:
Post a Comment